Odak Danışmanlık Film Analiz Grubu
Filmin Adı: Sessiz Kız (The Quiet Girl)
Tür: Dram-Uyarlama (2022-İrlanda)
Yönetmen/Senarist: Colm Bairéad
Konu: Film, kardeşlerinin Cáit’i aramasıyla başlar, o sırada yeşilliklere uzanan Cáit, bir süre sonra kalkar ve eve gider. Bu sahneden sonra Cáit ve ailesinin nasıl bir yapıda olduğunu görmeye başlıyoruz. Evde Cáit dışında üç büyük kız kardeş ve bir de Cáit’ten küçük erkek kardeşinin olduğunu anlıyoruz. Filmin birçok sahnesinde küçük kardeşin ağlamakta olduğunu ancak ne annenin ne de babanın çocuğun yanına gitmediğini görüyoruz.
Film, kardeşlerinin Cáit’i aramasıyla başlar, o sırada yeşilliklere uzanan Cáit, bir süre sonra kalkar ve eve gider. Bu sahneden sonra Cáit ve ailesinin nasıl bir yapıda olduğunu görmeye başlıyoruz. Evde Cáit dışında üç büyük kız kardeş ve bir de Cáit’ten küçük erkek kardeşinin olduğunu anlıyoruz. Filmin birçok sahnesinde küçük kardeşin ağlamakta olduğunu ancak ne annenin ne de babanın çocuğun yanına gitmediğini görüyoruz. Kızların sabah okula gidecekleri zaman annelerinin onlar için öğle yemeğini hazırlamamış olması, babanın bunu öğrendiğinde ise çocuklara ‘bir parça ekmek veya başka bir şey alın’ demesi bize aslında hem annenin hem de babanın yerini dolduramadığını net bir şekilde gösteriyor. Buna bakarak annenin çocukların temel gereksinimlerini dahi karşılayabilecek kapasitede olmadığını ve var olan kısıtlı kapasitesinin de çok sayıda çocuk ile iyice azaldığını söyleyebiliriz. Baba Cáit’i hiç görmüyor, aslında ailede hiç kimsenin birbiriyle bir ilişkisi yok, sanki tesadüfen bir araya gelmiş gibiler. Baba öfkeli ve çocuksu bir adam, Cáit’den saklamadığı bir sevgilisi olan babanın ana meşguliyet konusunun at yarışları olduğunu görüyoruz.
Cáit’in yeşillikler arasında yattığı sahneden yola çıkarak doğayı kendine anne yapmış olabileceğini düşünebiliriz. Cáit’in bir nedenle ailesinden farklı olduğunu anlıyoruz. Filmde bunu sağlayan şeyin ne olduğunu tam olarak anlayamasak da sanki ruhu bu dünyaya kendisine bir aile bulmaya gelmiş gibi olan Cáit’in bir nedenle ruhsal bir derinliği olduğu anlaşılıyor ancak film bize bunun nedenini açıklamıyor.
Anne için Cáit’in herhangi bir eşyadan farkı yok; bir kez daha hamile kaldığında –yükünü azaltmak için– anne Cáit’i akrabalarının yanına gönderiyor. Babası Cáit’i akrabaları Eibhlín ve Sean’in çiftlik evine götürür, çocuğun arabadaki eşyalarını vermeyi unutarak geri döner. Eibhlin, Cáit’in çekingen ve sessiz olmasını bir anne gibi taşır; kafasında oluşturduğu hiçbir şeyi ona dayatmaz, çocuğun yatağı ıslatmasına öfkelenmez, Eibhlin’den aldığı pozitif enerji ile Cáit canlanmaya başlar ve kısa süre sonra gece yatağı ıslatması biter. Eibhlin ile birlikte kuyuya su almaya giderler, mutfakta çalışırlar, tüm bunları yapmak ikisine de iyi gelir ve aralarındaki bağı güçlendirir. Eibhlin’in tutumu; sevginin, sınırlarının iyi çizildiği, karşımızdakine hiç müdahale etmeden onun gerçekliğine saygı duyarak yaşanacak bir şey olduğunu hatırlatır bize.
Sean başlarda Cáit’e karısı kadar yakın davranmıyor, ama Eibhlin gibi bir kadının sevdiği bir adam olduğundan Sean’ın da içinde iyilik olan biri olduğunu tahmin ediyoruz. Filmin ilerleyen sahnelerinde su kuyusuna düşerek boğulan bir oğulları olduğunu öğreniyoruz, anlıyoruz ki halen oğullarının yasını tutuyorlar. Birbirlerini ve kendilerini suçlamadan hayatta karşılaşılabilecek en büyük acının altından kalkmaları bize aile olduklarını gösteriyor. Bu yapıları Cáit ile olan ilişkilerine de yansıyor.
Sean’ın mesafeli tutumu oğlunu kaybetmiş bir babanın, yaz sonu evine dönecek olan Cáit’e bağlanmak istememesi olarak değerlendirilebilir. Hayat hiçbir zaman bizim planladığımız gibi gitmez. Anne ve babaya ihtiyaç duyan Cáit babaya çok çekingen bir şekilde yönelir. Sean bir süre sonra içinde babalık duyguları uyandıran Cáit ile ilişki kurmaya ve onunla vakit geçirmeye başlar. Mektupları almak için posta kutusuna koşarken Cáit’in mutluluğu içimizi ısıtır. Baba, kız çocuğunun dürtüleri ile ona yönelmesini bir sorun olarak algılamaz, çünkü o bir yetişkindir ve dürtüleri ancak sevdiği bir kadına yönelir, o da karısıdır.
Genel olarak çocuk kaybı evliliği bitirebilir. Böyle kayıplarda insanlar birbirlerini suçlayabilir ve birbirlerinden uzaklaşabilirler. Adam ve kadının oğullarını kaybedince bir travma yaşadıklarını ancak aile olmayı başaran bir çift olabildikleri için bu travmanın altından kalkabildiklerini söyleyebiliriz. Fakat adam aynı travmayı tekrar yaşamak konusunda tedirgindir çünkü Cáit bir süre sonra kendi evine dönecektir, bu yüzden de Cáit’e karısı kadar sıcakkanlı yaklaşamamaktadır. Bunu karısı kadar Cáit’le ilgilenmemesinden, başlangıçta ona iyi geceler dahi dememesinden anlıyoruz. Tüm bunlara rağmen Cáit adamın içinde duygu ve sıcaklık uyandırmaya başlar, bu sayede adamın tedirginliği geçer ve onunla derinlikli, canlı bir ilişki kurabilir hale gelir. Cáit de adama büyük çekim duyar, ama çok çekingen, mesafeli olmaya çalışır. Kız çocuğu özelliği olan kendini gösterme ihtiyacının bu çocukta olmadığını, aksine fazlasıyla çekingen olduğunu görürüz. Ödipal dönemde kız çocuğunun hem anneye hem de babaya yönelen dürtüleri, ebeveynler bu yönelime sevgi ile karşılık verdiklerinde nötralize olur ve sevgi (yapıcı) enerjisine dönüşür.
Eiblin ve Sean’ın bir aile olduklarını söylememizin diğer nedeni aralarındaki canlı ilişkileri; birlikte bir şeyler oluşturabiliyorlar, tıpkı Cáit’e olduğu gibi birbirlerine karşı da sınırlarını koruyor ve saygı duyuyorlar. Karı koca arasındaki ilişki; bize sevebilen bir insanın sürekli bir şeyler üretebileceğini hatırlatıyor. Etraflarında da canlı bir ortam var, masa başında beraber kart oynadıkları sahnede birbirleriyle ahenkli, bir şeyler oluşturabilen ve canlı bir topluluk olduklarını görüyoruz.
Cáit bu aileye geldiğinde izleyenin içinde adamın ve kadının çocuğu haline geldiğine dair bir his uyanıyor. Babanın çocuğa ve onun kız çocuğu taraflarına karşı duyduğu sevgi, annenin Cáit’e olan saygısı ve sınırlarını ihlal etmeyen tavırları çocuğun büyüyebilmesini sağlıyor. Aslında Cáit’in kendi yaşadığı evde anne baba üçgenine dahil olamamışken yeni ailesinde anne baba üçgenine dâhil olabildiğini yani ödipal döneme girebilmiş olduğunu anlıyoruz. Ödipal döneme giren her kız çocuğu babaya yönelir, Eiblin’in kızın babaya yönelmesiyle ilgili herhangi bir rahatsızlığı olmadığını aksine ona yönelmesini ve babayla zaman geçirmesini teşvik etmesi, adamın da kız çocuğunu, onun görünür olmaya çalışmasını algılaması ve bunu sevmesi Cáit’in ödipal döneme girmesini kolaylaştırmış gibi görünüyor. Ödipal dönemde çocuğun anne-baba arasında sevgiyle yaşanan bir cinselliği algılaması gerektiğini söyleriz, bunun bir çocuk tarafından nasıl hissedildiğini gösteren sahne; Cáit’in kapı arasından baba ve annenin birbirlerine sevgi ile bakarak sarılmak için yakınlaştıkları sahneyi tekrar tekrar hatırlamasında görüyoruz.
Cáit eve gitmek için hazırlanırken Eiblin suyun azaldığından şikâyet ediyor. Bunun üzerine Eiblin eşine yardım etmek için evden çıkınca ödipal dönemin bize kazandırdığı; her şey karşılıklıdır (devamlı alamazsın vermen de gerekir) algısıyla Cáit su kuyusundan su almaya gidiyor. Eiblin’in de hiçbir şey duymadığı halde Cáit’in başına bir şey geldiğini hissetmesinden alıyoruz ki aralarında derin bir bağ oluşmuş.
Son sahnede Cáit’in Sean’a ‘babacığım’ diyerek sarılması ise bizlere bakan ve sadece fiziksel olarak büyütenlerin değil yerini doldurabilen, bizi sevebilen ve nefsini geri çekerek ruhsal olarak bizi büyütebilen insanların ailemiz olacağını çok net bir şekilde bize gösteriyor.