Yönetmen: Joachim Trier

Thelma – 2017

Film, Thelma küçük bir kız çocuğu iken babası ile çıktığı geyik avı ile başlıyor. Hava çok soğuk, baba ile kız arasında herhangi bir diyalog yok. Birlikteler, ama aralarında bir uzaklık var. Donmuş bir gölün üzerinde ilerliyorlar. Baba, geyik görüp nişan alıyor, Thelma geyiğe bakarken babasının namluyu Thelma’ya çevirdiğini görüyoruz. Bir ebeveynin çocuğunu öldürmeye çalışması tüm algılarımız açısından rahatsız edici olduğundan nedenini anlamak istiyoruz. Bizim açımızdan çocuk ailenin bir ürünüdür, bu aşamada sorunun ne olduğu net değil, ama izlediğimiz sahne sorunun büyük olduğunu düşündürüyor.

​Hristiyanlık prensipleri ile büyütülen Thelma içki içmiyor ve herhangi bir özel ilişki yaşamamış.

Aşırı dini bir eğitim, insanı kendi hakikatinden uzaklaştırıp, bir kalıba sokmaya çalışır. Benlik kullanılamaz, sahte benlikle bir hayat oluşturulmaya çalışılır. Çoğu zaman iyi olmak yerine iyi insan rolü oynanır. İnsanın karanlık tarafları-haset, kıskançlık, açgözlülük vb. yok sayıldığında yok olmaz. Bu duyguların varlığı kabul edilip bunları geride bırakacak bir hayat çizgisi oluşturularak bunlar geride kalabilir yani ruhsal büyüme gerçekleşebilir.

Daha sonra Thelma’nın büyüdüğünü ve üniversite için yaşadığı yerden ayrıldığını görüyoruz. Thelma’nın çekingen ve hayatı bilmeyen bir hali var.  Ailenin çocuğu büyütecek bir ortamı olmadığı  ve deneyimden uzak tutulduğu (yaşadıkları yer zaten oldukça ücra bir yer) anlaşılıyor.

Akıl, yani eğitimle öğrendiklerimiz bizi büyütmez, ruhsal büyüme ancak deneyim içinde olabilir. Bunun için de çocuğu uzaktan gözleyerek altından kalkamayacağı deneyimlere atılmamasını sağlayan, ancak deneyim içinde hata yapmasına da izin veren, hatasını ve çektiği acıyı öfkesizce taşıyan bir ebeveyn gereklidir. Ebeveynler bir nedenle bunu yapamamışlar. Bu nedenler ne olabilir, sorusu aklımıza geliyor.

Babasının Thelma ile üniversite hayatında neler olduğuna dair yaptığı konuşmada; Thelma, insanlarla ilişkilerini sürdürmekte zorlandığını, sevgilisi olan, ilişki yaşayan insanları aptal bulduğunu anlatıyor. Bu sahne haset duygusunun hayattaki görünürlüğüne güzel bir örnektir. Thelma aslında hayatında gerçek ve yakın ilişkilere ihtiyaç duyuyor, fakat sahip olduğu ruhsal malzeme ile bunları oluşturamıyor. Bunu oluşturabilen insanlara duyduğu hasedi böyle dile getiriyor.

​Anne ve baba aşırı kontrolcüler, Thelma’yı ders saatlerine kadar takip ediyorlar. Ailesi ile hayatı fazlasıyla kuralcı ve mesafeli iken Thelma’nın  hayatına yepyeni biri girer, Anja. Anja  onun içindeki canlılığı uyandırır ve bundan sonra Thelma’nın epilepsi krizine benzer yaşadığı durumlar başlar. Bu krizler sırasında etrafındaki dünyada da değişimler olmaktadır. Thelma’nın dürtüleri uyanmaya başlar, Anja ile karşılaştıkları bir partide iki erkekle birlikte otururlar ve Thelma uyuşturucu sandığı sigarayı içtikten sonra regresyona girer. Regresyonda Anja ile yakınlaştıklarını deneyimler ve siyah bir yılan sürünerek ağzının içine girer. Siyah yılan metaforu Thelma’nın neden kadınlara yöneldiğini açıklar niteliktedir.

Bebeklik döneminde ruhsal gelişimini engelleyecek fiziksel ya da aile ile ilgili faktörler yoksa her kız çocuğu ödipal dönemin başında babaya yönelir, bu yönelim o kadar güçlüdür ki çocuk anneyi yenmek ve anneden kurtulmak ister. Normal şartlar oluştuğunda yani baba bu yönelime dürtü ile değil sevgi ile cevap verdiğinde, anne kızının babaya yönelmesinden narsistik olarak yaralanmadan durumu öfkesizce taşıdığında, kız çocuk ödipal süreç içinde kalır. Bu dönemde uyanan dürtüler, bebeğin de güçlü bir şekilde uyanmasına neden olur. Uyanan bebek ise anne yani dişi enerji ister, bu yeni durum kız çocuğunun anneyi iç dünyasında yok etmeden ödipal sürecin içinde kalmasını ve bu süreçten çıkabilmesini sağlar. 

Siyah yılan metaforu Thelma’nın babasının penisinin yüksek çekiminden korktuğunu ve anneyi yok etme riskinin büyüklüğü nedeniyle babanın penisinin siyah yılana dönüştüğünü bize anlatır.

​Thelma Anja’nın oluşturduğu çekim ve kendi ailesinin oluşturduğu içselleştirilmiş kurallar arasında kalır. Epilepsi krizinin kontrollü olarak tetiklendiği bir hastahane ortamında tekrar kriz geçirir ve bu kriz öncesi Anja’ya hislerinden kurtulmak isteğini yineler. Bu anların yaşandığı sırada evinde olan Anja ortadan kaybolur ve Thelma’nın hayatından silinir. Thelma kendi isteğinin sonucunun olduğunu anlamaya başladığında bu durumla baş edemez ve ailesinden yardım ister. 

Bundan sonrasında olayların başlangıcını görürüz. Thelma’nın doğa üstü güçleri vardır, ailesi de bunu bilmektedir. Her çocuk gibi Thelma da kardeşini kıskanır ancak ailesi bu durumu taşıyamaz ve ihtiyacı olan ilgiyi ona göstermez. Özellikle annenin yatakta bebeği emzirme sahnesi; annenin Thelma’yı yanına almak yerine odadan dışarıya yollaması, Thelma’nın ilgi ihtiyacını hiç anlamadığını ve o an için onu bir yük olarak algıladığını bize gösterir.

Bu noktada kardeş kıskançlığının doğal olduğunu, bu hissin çocuğu kötü biri yapmadığını, bunun anne baba tarafından taşınabilmesinin çok önemli olduğunu vurgulamakta fayda var. Anne baba çocuğa kardeşini kıskanmasının doğal olduğunu ancak kardeşine zarar veremeyeceğini anlatabilmelidirler. Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki uzayan kardeş kıskançlığında anne babanın rolü çok büyüktür. Kardeşini çok kıskanıyor diyerek geri çekilmek yerine, “biz bunu körükleyecek bir şey yapıyor muyuz?” sorusunu sormayı da hiç bir zaman unutmamalıdırlar. Kardeşler arasında ayırım yapmak, birbirleriyle kıyaslamak bu sorunun ömür boyu devam etmesine neden olacaktır. 

Thelma küçük bir çocuk olarak kardeşinden kurtulmak ister, ama bu isteği duyan herhangi bir çocuktan farklı olarak o, içinden geçenleri gerçekleştirebilmektedir. Peki, bunlar gerçekten yaşanıyor mu? Norveç kültürünün mitolojik yapısı filmde neden sembolik anlatım kullanıldığını da açıklıyor. Bir insanın iç dünyası karanlık tarafları (haset, öfke, kıskançlık..) ve dürtünün ham haliyle kaldığında neler yapabileceğine tanıklık ediyoruz burada. 

Filmin sonunda Thelma ebeveynlerden birini öldürüp diğerini iyileştiriyor. İçinde yıkıcı öfke olmasına rağmen iyiliği seçme nedeni ne olabilir? 

İyilik, anneden alınan pozitif sevgi enerjisi ile oluşan bir kavramdır. Thelma doğduğunda annesinin ona nasıl bir annelik yaptığını göremiyoruz, ama yaptığı bu seçimden iyi bir bebek anneliği aldığını anlıyoruz. Acaba anne, bebek kaybının acısına rağmen yaşananların kızının ihtiyaçlarını görememesinden yani kendinden kaynaklandığını anlamış ve kızını affetmiş olabilir mi?  İkinci çocuğu olduğunda annenin iki çocuğu taşımakta zorlandığını küçük olan oğlan çocuğuna bu nedenle daha fazla yöneldiğini düşünüyoruz.

Thelma’nın içinde büyüdüğü sistemin lideri, tahakküm edici ve karar verici olan babadır. Baba Thelma’nın doğa üstü güçlerini  Tanrı korkusu ile baskılayarak kontrol etmeye çalışır. Bu sapkın sistemdanne güçsüz ve uyum sağlamak zorunda kalmış görünüyor. Baba ortadan kalktığında yeni bir formasyon oluşmuş olabilir mi? Yani sapkınlığın azaldığı ve sevginin arttığı bir ortam oluşmuş olabilir mi?

Peki, doğru yaklaşım nedir?

Birçok aile böyle zor bir durumla başa çıkmakta zorlanır. Bunun altından kalkılıp kalkılamayacağını belirleyen ise ebeveynlerin kafalarında olanı dayatmak yerine çocuğun hakikatini nasıl ele aldıkları, ailenin gerçek bir aile olup olmadığıdır. Thelma’ya ilaç vererek yaşayan bir ölüye mi çevirmeliler yoksa gerçekten öldürmeliler mi, soruları arasında kaldıklarından bir aile olamadıklarını anlıyoruz.

Buradaki baba, Tanrıyı oynayıp insanların kaderini belirlemekte herhangi bir yanlış görmüyor ve bundan rahatsızlık duymuyor. Babanın bu durumundan, onun pre- ödipal dönemde yani ruhsal olarak 1 yaş civarında kaldığını, kendi annesinin de çok öfkeli bir kadın olması nedeniyle çocuğun içindeki öfke miktarını azaltıp, öfke ve sevgiyi ayrıştıramadığını dolayısıyla büyütecek bir ebeveynlik yapamadığını söylemek çok yanlış olmaz. 

En başta Thelma’yı yok sayan tutumları, durumu zorlaştırmıştır. İlk olarak küçük Thelma’nın hakikati olan kıskançlığını öfkesizce kabul edip, ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelmiş olabilselerdi, Thelma’nın yok edici öfkesi ortaya çıkmak zorunda kalmazdı. Daha sonraki durumda ise hakikatinin görülüp bunu kontrol altında tutmasını sağlayan pozitif enerji verilmesi, Thelma’nın yok edici öfkesinin geride kalmasını sağlayabilirdi. Daha fazla kadın erkek sevgisinin yaşanabildiği bir ortam Thelma’nın bebeksi öfkesinin geride kalmasını sağlayabilir ve çocuk, ailesini daha fazla benimseyebilirdi ve kardeş kıskançlığı daha az olurdu.

Film,  insan iç dünyasını ve büyüme sürecinde insanın içinde yaşananları ile ailenin insanı oluşturmaktaki  belirleyici rolünü  sade ve anlaşılır bir şekilde anlatıyor.

NOT: Metinde geçen siyahla yazılmış kavramlara bakmak için üstünü tıklayabilir yada A’dan Z’ye PSİKOLOJİK SÖZLÜĞÜMÜZE bakabilirsiniz.