Odak Danışmanlık Film Analiz Grubu
FİLMİN ADI: A TWelve Year Night (12 Yıllık Gece) (2018)
TÜR: Dram-Suç
YÖNETMEN: Álvaro Brechner
OYUNCULAR: Alfonso Tort, César Troncoso, Nidia Telles, Eduardo Recabarren, César Bordón, Chino Darín, Soledad Villamil, Antonio de la Torre, Silvia Pérez Cruz, Mirella Pascual, Rogelio Gracia, Luciano Ciaglia..
KONU: Film 1973 yılında Uruguay’ın askeri diktatörlük ile yönetildiği dönemde geçiyor. Diktatörlük karşıtı Tupamaro Özgürlük Hareketi gerillalarından “sakıncalı fikirleri ve davranışları” nedeniyle mahkûm edilen Jose Mujica, Nato ve Ruso’un konuşmaları, yazmaları, okumalarının yasak olduğu kapatıldıkları tek kişilik hücrelerde 12 yıllık esaret sürecindeki mücadelelerini aktarıyor.
Öncelikli olarak Nato, Pepe ve Ruso’nun tutuklanma süreçlerini görüyoruz. Tutuklandıklarında karşılaştıkları muamelelerde çavuşun sözleri aslında onlara ne yapmak istediklerinin özeti oluyor; “fırsatımız varken sizi öldürmeliydik, fakat şimdi sizi delirteceğiz”. Film boyunca izlediğimiz hapishane koşullarının kurulduğu temelin bu anlayış üzerine olduğunu görüyoruz. İlk başta tek kişilik hücrelere kapatılıyorlar. Pepe, oldukça uzun bir süreyi ayrı bir bölümde, bir kuyuda geçiriyor, dış dünyadan gelen uyaranlar ortadan kalkınca Pepe bebeklik dönemindeki (öfkemizin en yüksek olduğu dönem bebeklik dönemidir) öfke düzeyine dönüyor ve yaşadığı bu durum benlikte bir parçalanmaya yol açıyor. Pepe’nin kendi kendisiyle konuştuğu sahnelerde benlik parçalanmasının olduğunu anlıyoruz. Her benlik parçası birbiriyle bağlantısız şekilde hareket ediyor.
Nato ve Ruso yaşadıkları durumdan Pepe kadar olumsuz etkilenmiyorlar, bunun nedenini anlamaya çalıştığımızda iki etken olduğunu fark ediyoruz. Birincisi aralarında duvar olmasına rağmen Nato ve Ruso kendi aralarında iletişimin bir yolunu buluyorlar. İkinci etken ise her ikisinin de aldıkları bebek anneliğinin Pepe’nin aldığı bebek anneliğinden daha iyi olmasıdır. 12 yıllık esarette ruhsal olarak hastalanmamaları bize bunu gösteriyor. Koşullar öfkelerini arttırsa bile içlerindeki sevgiyi kaybetmiyorlar. Ruso askerlerin sevgililerine şiir yazmalarına yardım ederken kızını ve sevdiği kadını hayal ediyor. Nato için de benzer şeyler söyleyebiliriz, yağmur yağdığında elini suya değdirmesi, sınır olarak tanımladıkları beyaz renkli boyanın üzerinde elini gezdirirken içinde sevgilisini canlandırmasından onu da hayatta tutan şeylerin olduğunu algılıyoruz.
Pepe’ye geri dönersek; bebek anneliği iyi olmamasına rağmen, annesinin içinde iyilik olduğu anlaşılıyor. Çocuğunun (Pepe) yaptığı şeyin yanında duruyor ve onu destekliyor. Bu dönemde toplumun büyük kısmının yönetimin karşısında yer aldığını görebiliyoruz. Uruguay toplumu tüm baskılara rağmen direniyor. Bunu kadın psikiyatristin tutumunda da görüyoruz. Pepe’ye “az kaldı, biz varız direnin” diyor. Pepe’nin iç dünyası öfkeyle doluyken dışarıdan gelen bu iyilik dengesini sağlamasında destekleyici oluyor. Uyaran eksikliği olduğunu algılayan doktor ona kitap gönderilmesini sağlıyor. Hapishane sahnesinde annesinin “Ben senin annenim, sus ve beni dinle, elindekiler için mücadele etmeyi bıraktığında kaybedeceksin” sözleri de etkili oluyor. Pepe annesi ile yaptığı bu konuşmadan sonra tuvalet hakkını ve annesinin yolladığı mate çayını geri almak için mücadele edecek gücü kendinde buluyor. Burada tuvalet hakkını almaya çalışması; temel ihtiyaçlarına sahip çıkmaya başlaması, annenin gönderdiği mate çayını da anneyi veya bebeği besleyen anne sütünü temsil etmesi olarak yorumlayabiliriz.
Pepe hapse girerken sistemi değiştirebilecek gücü olduğuna inanan genç bir insanken, 12 yıllık esaretin sonunda mütevazıleşmiş biri olarak hapishaneden çıkıyor. İronik olan, sistem muhaliflerini yok etmeye çalışırken kendisi çok güçlü bir muhalif lider yaratıyor; Pepe (Jose Mujica) daha sonra Devlet Başkanı oluyor, Ruso (Mauricio Rosencof) Kültür Varlıkları Müdürü ve Nato (Eleuterio Fernández Huidobro) Savunma Bakanı oluyor.