Odak Danışmanlık Film Analiz Grubu

Filmin Adı: 1883-Western

Sezon: 1.

Bölüm: 6. (Boring the Devil)

Tür: Dram (2021)

Yönetmen/Senarist: Taylor SHERIDAN

Konu: Bu bölümde sevebilen birinin (Elsa) nasıl yas tuttuğunu izliyoruz. Ailenin yas tutan birine nasıl eşlik ettiğini (taşıdığı) görmek bizleri etkiliyor.

Bölüm acı içinde vagonun arkasında yatan Elsa ile başlıyor. Dennis’ten bir çocuğu olmadığını anlaması ile Elsa için hayat yaşanamaz oluyor. Acının amacını sorgulayan Elsa şunları söylüyor; “Acı o kadar keskin ki insanlığa ne faydası olduğunu anlamak zor” Dennis’in mezarının başında silahla intihar etmek istiyor. Yüzbaşının (Shea) bir Kızılderilinin söylediği sözler yasın yaşanmasını olanaklı kılar nitelikte. ”Birini sevdiğinde onunla ruhunu takas edersin. Onlar senin ruhundan sen de onların ruhundan bir parça alırsın” Yüzbaşı devam ediyor; “biri öldüğünde bir parçan onunla ölür. O yüzden bu kadar canın yanıyor, ama onun bir parçası halen senin içinde” Bölüm Elsa’nın bu parçayı hissetmeye çalışmasını anlatıyor.

İlk önce büyük bir öfke hissediyor Elsa, kendini öldürmeye çalışan bir şekilde yerleşim yerindeki adama silah çekiyor. Baba, kızının bu durumunu anlayarak silahı alıyor. Hem anne hem de baba kızlarının acısının hemen geçmesini beklemiyor, acıyı yaşamasına izin veriyor ona kendi hislerini dayatmıyor. Kısaca bir ebeveynin yapması gerektiği gibi kızlarını ruhsal olarak taşıyorlar.

Nehir kıyısında James, Shea ve Thomas’ın nehri geçip geçmeme kararı aldıkları sahneye baktığımızda Shea planının gerisinde kalmasından ötürü yolu kısaltacağını düşünerek nehri geçmelerini söylerken, James daha gerçekçi bir bakış açısıyla göçmenlerin buna hazır olmadığını ve bu riskin karşılığının ölüm olacağını öne sürüyor. James’in yanlarından ayrılışı sonrası Thomas ile kalan Shea “ben haklı olmasına kızdım” diyor. Burada Yüzbaşının gerçeği söyleyen biri karşısında gerçeğin gücünü kabul ettiğini görüyoruz. Bu bize Yüzbaşının her koşulda haklı olmaya çalışan çocuksu biri olmadığını gösteriyor. Gerçekle ahenklenmek için kişinin ruhsal olarak yetişkin hale gelmiş olması gerektiğini bize tekrar hatırlatıyor.

Markette, marketteki kadının teklifi üzerine viski içen Margaret sarhoş oluyor. Kalıplarla bakmayan, yaşanan durumu karısının içinde bulunduğu ruhsal duruma göre değerlendiren James karısına öfkelenmiyor. Dönüş yolunda Margaret kızlarının dönüştüğü kişi için kocasını suçladığını söylüyor. James kendini savunmuyor ve ben kendimi affetmeyeceğim diyor. Bir kadın-erkek ilişkisinde her ikisi kişinin de hakiki olması, birbirinden bir şey saklamaması ve en önemlisi haklı olmaya çalışmaması gerekiyor. 

Elsa sahte benliğe kaymadan, başkalarına uyumlanmadan (yeni gelen kovboy ile diyaloğlarında da görüldüğü gibi) yası yaşamaya devam ediyor. Öfkesi azalmaya başladığında ölen sevgilisini bu dünyada bir daha görmeyeceğini ancak Dennis’in iç dünyasında yok olmadığını hissediyor. Yas sona erdiğinden ruhu Dennis’ten kalanlarla daha da zenginleşiyor ve bölümün başında sorduğu “bu acının amacı nedir?” sorusunun cevabını bulmuş oluyor.

İnsan ruhu kayıplarla olgunlaşır. Hayatımız boyunca hep bir şeyleri kaybederiz, buna bebekken memeyi kaybetmekle başlarız. Eğer Elsa gibi bizi seven bir ailede büyümüşsek bu kayıpların altından kalkmak mümkün olur. Sevdiğimiz kişi öldüğünde eğer öfkemiz onu içimizde yok etmemize neden olmazsa  o kişiden aldığımız bazı özelliklerle zenginleşiriz.